Her yıl olduğu gibi bu yıl da Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun yıl dönümü olan 29 Ekim’de, devlet erkanı Anıtkabir’de buluştu. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün ebedi istirahatgahı olan Anıtkabir, Cumhuriyet Bayramı nedeniyle gerçekleştirilen çeşitli etkinliklerle dolup taştı. Türkiye’nin dört bir yanından gelen vatandaşların ilgisiyle yoğunlaşan bu kutlamalar, vatan sevgisinin ve birlik beraberliğin bir sembolü haline geldi. Peki, Anıtkabir'de gerçekleşen bu törende neler yaşandı, bu kutlamaların arka planında hangi duygular yatıyor?
29 Ekim 1923’te Türkiye Cumhuriyeti’nin ilan edilmesi, Türk milleti için bir dönüm noktasıdır. Bu önemli gün, her yıl yapılan resmi törenlerle kutlanarak, Atatürk’ün açtığı çağdaş medeniyetler yolunda ilerleme hedefinin hatırlatılması amaçlanmaktadır. Anıtkabir, bu anlamda kutlamaların merkezi konumundadır. Devlet erkanının, yaşlı ve genç tüm Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının katılımıyla kutlanan bu gün, geçmişe saygı duruşu niteliğindedir. Anıtkabir’de düzenlenen törenler, hem güvenlik güçlerinin hem de sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla geniş bir yelpazeye yayılır.
Bu yıl da devlet erkanı, Cumhurbaşkanı, Başbakan, Meclis Başkanı ve bakanların katılımıyla Anıtkabir’i ziyaret etti. Ziyaret sırasında Atatürk’ün mozolesine çiçek bırakıldı ve saygı duruşunda bulunuldu. Devlet yetkilileri, bu vesileyle Atatürk’ün düşüncelerini ve ideallerini bir kez daha anarak, Cumhuriyet değerlerinin önemini vurguladılar. Cumhurbaşkanı yapmış olduğu konuşmada, "Cumhuriyetimiz, güçlü ve bağımsız kalma irademizin en önemli göstergesidir. Bugün bizim için her zamankinden daha kıymetlidir," diyerek birlik ve beraberliğin önemini dile getirdi. Bu kutlamalar, sadece geçmişe bir bakış değil; aynı zamanda geleceğe umutla bakmayı da simgeliyor.
Bu özel etkinlik, Anıtkabir’e gelen binlerce vatandaşın da katılımıyla anlam kazandı. Türk bayraklarını açan halk, marşlar eşliğinde coşkulu bir şekilde Cumhuriyet’in değerlerine sahip çıkacaklarını bir kez daha ifade ettiler. Tüm bu duygusal anlar, Cumhuriyetin kazanımlarının korunmasına yönelik bir özveriyi de beraberinde getiriyor. Ulusun, yine ulusun canlı ve açık varlığı, ve bu varlığın büyümesi için herkese düşen büyük sorumluluklar bulunuyor.
Sonuç olarak, Anıtkabir’deki bu etkinlik, yalnızca bir kutlama değil, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğine dair bir taahhüt olarak görülmeli. Devlet erkanı ve vatandaşlar, her 29 Ekim’de olduğu gibi birlik ve beraberlik içinde, Cumhuriyet’in değerlerine sahip çıkarak, geleceği kucaklamaya devam ediyor. Atatürk'ün bize bıraktığı mirasa sahip çıkmak ve onu geleceğe taşımak, her bir bireyin görevi olmalıdır. Anıtkabir’deki bu anlamlı anılar, gelecek nesiller için birer yol haritası olacaktır.